Gillmore Girls benim en sevdiğim, hayran olduğum dizi değil. Ancak izlerken o kasabanın ve kasabadaki insanların mutlulukları, hayal kırıklıkları, başarıları, kırgınlıkları, samimi arkadaşlıkları çok gerçek geliyor ve kısa süre de olsa bu insanların varlığına inanıyorum ve eğlenceli kasabalarında yürümeye başlıyorum.      Ben dizinin tüm bölümlerini geçen sene izledim. Evet, çoook zaman sonra :) O dönem benim için çokça mutsuz zamanlardan oluşuyordu ve bu dizi bana çok iyi geldi. Her bölümde çok farklı olaylar olmuyor ve benim için o dönemde belki durağan ama mutlu ve komik kişileri izlemek iyiydi.     İzlerken özellikle Lorelai' ın Rory ile olan ilişkisi dikkatimi çekmişti.Gerçek hayatta ve bizim kültürümüzde bunun ne kadarı gerçekleşir bilmiyorum ama anne kız ilişkileri beni yeni bir anne olarak hikayenin içine çekti.     Rory'i genel olarak tatlı bulsam da izlerken kızdığım yerler yok değil :)    Emily'nin sert duruşu ve sıcak kalbi, Richard'ın tontiş ve arkadaşça

          Okullar kapandıktan sonra kendi evimizde neredeyse hiç kalmadık diyebilirim. Annemlerde, eşimin ailesinde ve birkaç gün ablamda olacak şekilde geçirdik ve eve henüz döndük. Zaman zaman uğradığımızda etrafı toplama, süpürme yapıyordum fakat tam bir temizliğe girişemedim.      Çocuk odası öncesinde, eski evimizde olan fazla eşyalardan oluşuyordu. Bu odayı çocuk odasına dönüştürmek için eşyaları çıkarınca işler karıştı. Fazla eşyaları göndermek, lazım olanları yerleştirmek vakit aldı.      Belki aranızda temizleme ve düzen için fazla vakit harcamayı gereksiz bulanlar vardır. Benim içinse aklımdaki işi yapamamak tam bir enerji kaçağı oluşturuyor. Aklımın bir kenarında hep duruyor ve bu yüzden başka işlere tam başlayamıyorum/ başlamak istemiyorum. Aslında her gün saatlerce temizlik veya ev işleriyle uğraşan biri değilim. Ancak şunu düşünüyorum temiz evi temizlemek daha kolay, zaman geçtikçe daha zorlaşıyor. O yüzden çok detaylı olmasa bile evi her gün süpürmenin faydalı olduğunu d

Ebe ebe  Gel bize  Uzaktan vur elimize Sen vurmazsan ebesin Bir iki üç dört beş altı yedi tıp Yağlı böreği kim yedi Diyen yedi on yedi TRT Dinle : https://www.trtdinle.com/playlist/eveleme-develeme-tekerlemeler-1752645

      Nil'in en sevdiğim şarkılarından. Defalarca üst üste dinlesem bile sıkılmam 😊    Madem her şeye baştan başladık, klasik bir kek tarifi de olsun burada istedim. Kek, yapması zor bir tatlı olmamasına rağmen herkesin keki aynı lezzette olmuyor. Ben uzun yıllar 3 yumurta, 1 bardak şeker olarak başlayan tarifi yaptım. Ancak aradığım kek tarifi Arda Türkmen'in tarifiymiş. Yine onun tarifinde un eklendikten sonra çırpılmaması gerektiğini, spatulayla yavaşça karıştırılmasını söylese de ben az da olsa mikserle çırpıyorum çünkü topak topak küçük unlar kalabiliyor.     Ve keki yapmak kadar pişirmek de tadını değiştiriyor ki bence burada kullanılan kek kalıbı fark ediyor, lezzette çok çok bir fark olmayabilir belki ama kabarmasını etkilediğini düşünüyorum.    Ee hadi o zaman 𝘮𝘢𝘭𝘻𝘦𝘮𝘦𝘭𝘦𝘳 : • 4 yumurta • 1,5 su bardağı şeker • 1 su bardağı süt • 1 su bardağı sıvı yağ  • 3 su bardağı un • Kakao • 2 paket kabartma tozu • 1 paket şekerli vanilin    Başlamadan önce fırını alt üst

        Ne zamanki yapacağım şeyleri önceden hem kafamda planlayayım hem de bununla ilgili ön hazırlığı yapayım tüm işleri daha kısa zamanda, daha iyi yapabildiğimi görüyorum. Yakın zamanlı bir örnek verecek olursam oğlumun doğum günü için gereken süsleme malzemeleri, yiyecek hazırlama, sunumlar, hediyeler... Neredeyse 6 ay önceden bunları planlamaya ve bir yandan da yavaş yavaş malzemeleri toparlamaya başladım. Balon şişirmek dışında da hazırlık konusunda kimseden yardım almadım ve çok içime sinen bir gün oldu çok şükür. Tabi ki her şey nasip ancak böyle hazırlanmış olmasaydım bu kadar güzel olacağını sanmıyorum.  Şu an izindeyim ancak okulda çalıştığım zaman hafta sonu oturur ders ders günlük plan yapardım. Kazanım ne, hangi konuyla bağlantılı, derse giriş soruları, çözülecek örnekler, verilecek ödevin sayfa sayısına kadar.. Ve yine hazırladığım fotokopileri çektirir hazır bekletirdim. Böyle yaptığım zamanlarda iş yüküm daha hafif gelirdi bana.    Tabi ki her zaman bu kadar tertipli

      Güneşli, sıcak ama arada ılık rüzgarların estiği havaları çok severim. Bende her zaman umut duygusunu, her şeyi başarabilme inancını uyandırır. Öyle ki böyle havalarda aklımın bir köşesindeki okul anılarım canlanır hep. İlkokulda okuduğum okulun bahçesi, önlüklerimiz, beslenme saati.. Sanki bir hayat bilgisi kitabını açsam ve resimlerine baksam aradığım huzuru bulacakmışım gibi. Daha sonra belki ortaokul yılları ama mutlaka lise anıları gelir gerilerden. Gençliğin zirvesi, eğlenceli okul anıları, arkadaşlıklar, yanlışlar, hayal kırıklıkları, tecrübeler..Üniversite biraz daha olgun bir zaman; lise ve iş hayatı arasındaki tatlı, sakin ve korunaklı bir bölge.      Zamanda geri gidip hayatımın bazı anlarını tekrar yaşayabilmek isterdim. O an ne düşünüyordum, benim için önemli olan neydi, 10 yıl 20 yıl sonra kendimi nasıl hayal etmiştim? Kısacık bir an da olsa kendimi hem yakından tam içinden hem de uzaktan görmek, anlamak..